Bilinmeyen Paroksimal Supraventriküler Taşikardi: Panik Bozukluk olarak yanlış tanı koyma Potansiyeli

(Timothy J. Lessmeier, MD; Deborah Gamperling, LPN; Vicki Johnson-Liddon, C-CVT; Barbara S. Fromm, MA; Russell T. Steinman, MD; Marc D. Meissner, MD; Michael H. Lehmann, MD tarafından hazırlanan makaleye dayanan özet, orijinal olarak Archives of Internal Medicine dergisinde yayınlandı, 10 Mart 1997, sayfa 537-543.)

Paroksimal supraventriküler taşikardi (PSVT) ile sıklıkla ilgili olan semptomlar, aynı zamanda paylaşılır ve bazen diğer koşullar için yanlışlıklar da yapılabilir: panik bozukluk. Palpitasyonlar, baş dönmesi, nefes darlığı, terleme ve göğüs ağrısı; hem PSVT hem de panik bozukluk semptomlarıdır ve daha az hassasiyette ritim belirleme teknikleri ile birleştirilirler (vaka görüntüleme yerine Holter), ve PSVT semptomlarının bir panik atak olarak yanlışlıkla teşhis edilmesine neden olabilirler.

Bu retrospektif çalışmada, araştırmacılar; belgelenmiş PSVT konsekütif hastalarını tanımlamışlardır (hastalar, elektro-fizyolojik olarak atriyoventriküler nodal reentrant taşikardi [AVNRT] ya da aksesuar yolu ile ilgili karşıt taşikardi için doğrulanmışlardır), daha sonra sistematik olarak panik bozukluğu simüle etmek amacıyla PSVT için potansiyeli değerlendirmişlerdir. Bu araştırmacılar; Mental Bozukluk Tanısal ve İstatistiksel Kılavuzu, Dördüncü Basım (DSM-IV) uygulaması dahil olmak üzere PSVT semptomatolojisinin hem objektif hem de subjektif değerlendirmelerini gerçekleştirmişlerdir.

Sonuçlar göstermektedir ki, hastaların %67'si (72/107), panik bozukluk için kriterleri tamamlayan raporlanan semptomları çalışmışlardır, ve %55'i (59/107), başlangıçta uygulanan ilaç tedavisi değerlendirmesine rağmen bilinmeyen PSVT'den yakınmaktadırlar. Sonraki grupta, doktorlar (psikiyatristler haricindekiler), panik, anksiyete ya da stres için önceden belirtilen semptomlara %54 (32/59) ve %12 (7/59) oranında hastanın mental sağlık tedavisi görmesi gerektiği konusunda hemfikir olmuşlardır. Bilgi amaçlı olarak, kadınların, panik bozukluk teşhisi erkeklerden daha sıklıkla görülmektedir (PSVT'den bağımsız olarak) bu nedenle teşhisin ve PSVT tedavisinin geciktirilmesi söz konusudur. Tüm hastalar için, PSVT'nin başlangıç sunumundan teşhisine kadar olan ortalama süre 3,3 yıldır.

Bu araştırmacılar aynı zamanda belirtmektedirler ki, semptomlar esnasındaki kalp ritim dokümantasyonları, PSVT'nin panik bozukluktan ayrılması için kritik olarak görülmektedir. Bu çalışmada, PSVT'nin belirlenmesi; Holter görüntülemesi (%47 [8/17] karşısında %9 [6/64], sırasıyla, ile kıyaslandığında vaka görüntülemesine maruz kalan hastalar için anlamlı olarak daha kesindir [p < 0.001]), ve PSVT teşhisinin daha az hassasiyetteki ritim belirleme teknikleri tarafından geciktirilebileceği öne sürülmektedir (örneğin, Holter).

Takip verileri (ortalama 20 ay) göstermektedir ki; elektrofizyolojik olarak güdümlü tedavi, %86 (92/107) oranında semptom çözünürlüğü ile sonuçlanmıştır. Daha ayrıntılı olarak, hastaların yalnız %4'ü (4/107), PSVT kanıtı olmadan DSM-IV panik bozukluk kriterlerini karşılamaya devam etmişlerdir.

Bu veriler göstermektedir ki, PSVT semptomları; genellikle panik bozukluk için kriterleri tamamlayabilirler ve gerçekte, PSVT belirlenmesi, hatalı teşhislerden ötürü yıllar boyunca geciktirilebilir. Araştırmacılar tarafından belirtildiği üzere, "Elektrofizyolojik olarak güdümlü tedavi için sevk edilen PSVT hastalarının klinik karakteristikleri, panik bozukluğu taklit edebilir," ve öyle ki"...yanlış teşhis, uygun olmayan tedavilerin uygulanması ile sonuçlanabilir."




       ANASAYFA | ÜRÜN BİLGİSİ | PSVT | STRES TESTİ | LİTERATÜR | İLETİŞİM